Son Dakika Haberleri

Bunları açıkladılar

Dr. Shoemaker, aşıların “ölümcül” etkilerinin olabileceğini öne sürerek, aşılanan kişilerin %5 ila %9’unda kalp hasarı geliştiğini ve bu durumun milyonlarca insanın ölümüne yol açabileceğini iddia etti. “Aşılar Kalp Krizi Riskini Artırıyor” Dr. Shoemaker, Covid-19 aşısı olan bireylerde kalp hasarının yaygın olduğunu ve bu durumun ciddi sonuçlar doğurabileceğini belirtti. İddialarına göre, her bir milyon kişide 50 bin ila 90 bin kişinin ölüm riski taşıdığını ifade eden Shoemaker, aşı sonrası kalp krizi geçirenlerin yarısının 5 yıl içinde, %75’inin ise 10 yıl içinde hayatını kaybedeceğini öne sürdü. Tıp Camiasından Tepki Shoemaker’ın bu iddiaları, tıp dünyasında büyük tepkilere yol açtı. Uzmanlar, bu açıklamaların bilimsel verilerle desteklenmediğini ve aşı karşıtı bir propaganda unsuru taşıdığını savunuyor. Tıp camiasından pek çok uzman, Covid-19 aşılarının faydalarının risklerinden çok daha fazla olduğuna dikkat çekerek, Shoemaker’ın iddialarını sert bir dille eleştirdi. “Bilimsel Verilerle Desteklenmeyen İddialar” Uzmanlar, aşıların kalp krizi riskini artırdığına dair somut bir bulgu olmadığını vurgularken, Dr. Shoemaker’ın açıklamalarının halkı yanıltabileceğini ve aşı karşıtlığını körükleyebileceğini belirtiyor. Covid-19 pandemisinin başlangıcından bu yana, aşılar milyonlarca insanın hayatını kurtardı ve virüsü kontrol altına almakta önemli bir rol oynadı. Aşıların Kritik Rolü Pandeminin başladığı Çin’in Vuhan Eyaleti’ndeki ilk vakalardan bu yana üç yılı aşkın süre geçti. Bu süreçte Covid-19, dünya genelinde milyonlarca insanın ölümüne yol açtı. Virüse karşı en etkili mücadele yöntemlerinden biri olarak aşılar, pandeminin kontrol altına alınmasında kritik bir rol oynadı. Aşıların uzun vadeli etkileri hala tartışma konusu olsa da, tıp camiasının büyük bir kısmı aşıların virüsü kontrol altına alma konusunda oldukça başarılı olduğu görüşünde birleşiyor.

Salgınla mücadele devam ederken, bilim insanları da virüsün etkilerini araştırmaya devam ediyor. Sonuçlar ise ürkütücü: COVID-19, dünya genelinde beklenen yaşam süresini 1,5 yılı aşkın bir süre kısalttı. IHME araştırmacılarından Dr. Austin E. Schumacher, COVID-19’un dünya genelindeki yetişkinler üzerinde derin bir etki yarattığını ve salgın sırasında ülkelerin ve bölgelerin %84’ünde beklenen yaşam süresinin azaldığını belirtiyor.
Küresel Hastalık Yükü (GBD) çalışmasının 1950-2021 yıllarında 195 ülkedeki ölüm oranları ve beklenen yaşam süreleri analizinin yanı sıra anketler, nüfus sayımları ve diğer kaynaklardan elde edilen verilerden yararlanılan araştırmada, özellikle Kovid-19 salgını dönemine odaklanıldı.
Washington Üniversitesi Sağlık Ölçümleri ve Değerlendirme Enstitüsünce (IHME) yürütülen araştırmada, dünya genelinde beklenen yaşam süresinin 2019 ile 2021 arasında 1,5 yılı aşkın azaldığı ve geçmişteki artışların keskin şekilde tersine döndüğü saptandı.
IHME’de görev yapan araştırmacılardan Dr. Austin E. Schumacher, Kovid-19 salgınının dünya genelindeki yetişkinler üzerinde derin etki bıraktığını belirterek, “Salgın sırasında, ülkelerin ve bölgelerin yüzde 84’ünde beklenen yaşam süresi azaldı. Bu durum, yeni patojenlerin yıkıcı potansiyel etkilerini ortaya koyuyor.” ifadelerini kullandı.

Beklenen yaşam süresi, bir kişinin ortalama ne kadar yaşadığını ortaya koyan istatistiki bir ölçüt.

Araştırmanın detayları, “The Lancet” adlı dergide yayımlandı. TRTHABER

İTİRAF GİBİ AÇIKLAMA

UCLA ve Ohio eyaletindeki Lerner Araştırma Enstitüsü’nden bilim insanları, “Atherosclerosis, Thrombosis, and Vascular Biology” dergisinde yayımlanan bir çalışmada, İngiltere’deki Biobank veri tabanında yer alan yaklaşık 250 bin kişinin sağlık kayıtlarını inceledi.

İNCELEME YAPILDI

Araştırmacılar, 2020 yılında Kovid-19’a yakalanan hastaların kayıtlarını, aynı dönemde hastalığa yakalanmayan 222 binden fazla kişiyle karşılaştırdı. Bu inceleme, hastalığın kalp sağlığı üzerindeki potansiyel etkilerini ortaya koymayı amaçladı.

KALP KRİZİNİ ARTTIRIYOR

2020 yılında Kovid-19’a yakalanan 11 binden fazla kişi tespit edildi. Bu kişilerin sonraki üç yıl boyunca hastalığa yakalanmayanlara kıyasla kalp krizi, felç ve ölüm riskinin iki kat daha fazla olduğu belirlendi.

ÜÇ KAT DAHA FAZLA

Araştırmada dikkat çeken bir diğer bulgu ise, Kovid-19’a yakalanan yaklaşık 3 bin hastanın hastaneye yatırılmasıydı. Hastaneye yatırılan bu kişilerin kalp krizi, felç ve ölüm riskinin, hastalığa yakalanmayanlara kıyasla üç kat daha fazla olduğu kaydedildi.

ZAMAN İÇİNDE AZALMADI

Kovid-19 geçiren hastaların, hastaneye yatırılmalarına rağmen kalp krizi, felç ve ölüm riskinin zaman içinde azalmadığı vurgulandı. Araştırmacılar, hastalığın kardiyovasküler sistem üzerindeki uzun süreli etkilerinin nedenleri hakkında henüz kesin bir bilgiye sahip olmadıklarını ifade etti.

150’den fazla ülkede yaygın bir şekilde kullanılan aşının üreticisi yıllar sonra şok edici bir itirafta bulundu. AstraZeneca, aşının nadir bir yan etkisi olabileceğini dile getirdi.

AstraZeneca ilaç firması, ‘Covishield’ adlı COVID aşısının nadir görülen yan etkiler arasında kan pıhtılaşması ve düşük trombosit sayısına yol açabileceğini ilk kez kabul etti.

Covishield adlı aşı, AstraZeneca ve Oxford Üniversitesi’nin İngiltere’deki iş birliği sonucunda geliştirildi ve Hindistan Serum Enstitüsü tarafından üretildi. Aşı, dünya genelinde 150’den fazla ülke arasında İngiltere ve Hindistan da dahil olmak üzere geniş bir şekilde kullanıldı.

Pandemi sürecinde yapılan bazı çalışmalar, aşının COVID-19’a karşı %60 ila %80 arasında etkili olduğunu gösterirken, bazı kişilerde ölümcül olabilen kan pıhtılaşması sorununa neden olabileceğini gösteren raporlar da ortaya çıktı.

Bir mahkemede İngiltere’de açılan davada, aşının ölümlere ve ciddi zararlara neden olduğu iddia ediliyor. Yaklaşık 50 mağdur, 100 milyon sterline kadar tazminat talep ediyor. Şikayet edenlerden biri, aşının kalıcı beyin hasarına yol açtığını iddia ediyor.

Yıllar sonra yapılan açıklamada, AstraZeneca bu iddiaları reddederken, mahkemeye sunduğu belgede, aşının çok ender durumlarda Trombositopeni Sendromu ve Tromboza yol açabileceğini kabul etti.
Kaynak : replikler.org

Sonra ki Sayfa !!!

Okumaya devam etmek için yukarıda ki görsele t'klay'n ve ilerleyiniz >>>
HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

Bunları açıkladılar

Dr. Shoemaker, aşıların “ölümcül” etkilerinin olabileceğini öne sürerek, aşılanan kişilerin %5 ila %9’unda kalp hasarı geliştiğini ve bu durumun milyonlarca insanın ölümüne yol açabileceğini iddia etti. “Aşılar Kalp Krizi Riskini Artırıyor” Dr. Shoemaker, Covid-19 aşısı olan bireylerde kalp hasarının yaygın olduğunu ve bu durumun ciddi sonuçlar doğurabileceğini belirtti. İddialarına göre, her bir milyon kişide 50 bin ila 90 bin kişinin ölüm riski taşıdığını ifade eden Shoemaker, aşı sonrası kalp krizi geçirenlerin yarısının 5 yıl içinde, %75’inin ise 10 yıl içinde hayatını kaybedeceğini öne sürdü. Tıp Camiasından Tepki Shoemaker’ın bu iddiaları, tıp dünyasında büyük tepkilere yol açtı. Uzmanlar, bu açıklamaların bilimsel verilerle desteklenmediğini ve aşı karşıtı bir propaganda unsuru taşıdığını savunuyor. Tıp camiasından pek çok uzman, Covid-19 aşılarının faydalarının risklerinden çok daha fazla olduğuna dikkat çekerek, Shoemaker’ın iddialarını sert bir dille eleştirdi. “Bilimsel Verilerle Desteklenmeyen İddialar” Uzmanlar, aşıların kalp krizi riskini artırdığına dair somut bir bulgu olmadığını vurgularken, Dr. Shoemaker’ın açıklamalarının halkı yanıltabileceğini ve aşı karşıtlığını körükleyebileceğini belirtiyor. Covid-19 pandemisinin başlangıcından bu yana, aşılar milyonlarca insanın hayatını kurtardı ve virüsü kontrol altına almakta önemli bir rol oynadı. Aşıların Kritik Rolü Pandeminin başladığı Çin’in Vuhan Eyaleti’ndeki ilk vakalardan bu yana üç yılı aşkın süre geçti. Bu süreçte Covid-19, dünya genelinde milyonlarca insanın ölümüne yol açtı. Virüse karşı en etkili mücadele yöntemlerinden biri olarak aşılar, pandeminin kontrol altına alınmasında kritik bir rol oynadı. Aşıların uzun vadeli etkileri hala tartışma konusu olsa da, tıp camiasının büyük bir kısmı aşıların virüsü kontrol altına alma konusunda oldukça başarılı olduğu görüşünde birleşiyor.

Salgınla mücadele devam ederken, bilim insanları da virüsün etkilerini araştırmaya devam ediyor. Sonuçlar ise ürkütücü: COVID-19, dünya genelinde beklenen yaşam süresini 1,5 yılı aşkın bir süre kısalttı. IHME araştırmacılarından Dr. Austin E. Schumacher, COVID-19’un dünya genelindeki yetişkinler üzerinde derin bir etki yarattığını ve salgın sırasında ülkelerin ve bölgelerin %84’ünde beklenen yaşam süresinin azaldığını belirtiyor.
Küresel Hastalık Yükü (GBD) çalışmasının 1950-2021 yıllarında 195 ülkedeki ölüm oranları ve beklenen yaşam süreleri analizinin yanı sıra anketler, nüfus sayımları ve diğer kaynaklardan elde edilen verilerden yararlanılan araştırmada, özellikle Kovid-19 salgını dönemine odaklanıldı.
Washington Üniversitesi Sağlık Ölçümleri ve Değerlendirme Enstitüsünce (IHME) yürütülen araştırmada, dünya genelinde beklenen yaşam süresinin 2019 ile 2021 arasında 1,5 yılı aşkın azaldığı ve geçmişteki artışların keskin şekilde tersine döndüğü saptandı.
IHME’de görev yapan araştırmacılardan Dr. Austin E. Schumacher, Kovid-19 salgınının dünya genelindeki yetişkinler üzerinde derin etki bıraktığını belirterek, “Salgın sırasında, ülkelerin ve bölgelerin yüzde 84’ünde beklenen yaşam süresi azaldı. Bu durum, yeni patojenlerin yıkıcı potansiyel etkilerini ortaya koyuyor.” ifadelerini kullandı.

Beklenen yaşam süresi, bir kişinin ortalama ne kadar yaşadığını ortaya koyan istatistiki bir ölçüt.

Araştırmanın detayları, “The Lancet” adlı dergide yayımlandı. TRTHABER

İTİRAF GİBİ AÇIKLAMA

UCLA ve Ohio eyaletindeki Lerner Araştırma Enstitüsü’nden bilim insanları, “Atherosclerosis, Thrombosis, and Vascular Biology” dergisinde yayımlanan bir çalışmada, İngiltere’deki Biobank veri tabanında yer alan yaklaşık 250 bin kişinin sağlık kayıtlarını inceledi.

İNCELEME YAPILDI

Araştırmacılar, 2020 yılında Kovid-19’a yakalanan hastaların kayıtlarını, aynı dönemde hastalığa yakalanmayan 222 binden fazla kişiyle karşılaştırdı. Bu inceleme, hastalığın kalp sağlığı üzerindeki potansiyel etkilerini ortaya koymayı amaçladı.

KALP KRİZİNİ ARTTIRIYOR

2020 yılında Kovid-19’a yakalanan 11 binden fazla kişi tespit edildi. Bu kişilerin sonraki üç yıl boyunca hastalığa yakalanmayanlara kıyasla kalp krizi, felç ve ölüm riskinin iki kat daha fazla olduğu belirlendi.

ÜÇ KAT DAHA FAZLA

Araştırmada dikkat çeken bir diğer bulgu ise, Kovid-19’a yakalanan yaklaşık 3 bin hastanın hastaneye yatırılmasıydı. Hastaneye yatırılan bu kişilerin kalp krizi, felç ve ölüm riskinin, hastalığa yakalanmayanlara kıyasla üç kat daha fazla olduğu kaydedildi.

ZAMAN İÇİNDE AZALMADI

Kovid-19 geçiren hastaların, hastaneye yatırılmalarına rağmen kalp krizi, felç ve ölüm riskinin zaman içinde azalmadığı vurgulandı. Araştırmacılar, hastalığın kardiyovasküler sistem üzerindeki uzun süreli etkilerinin nedenleri hakkında henüz kesin bir bilgiye sahip olmadıklarını ifade etti.

150’den fazla ülkede yaygın bir şekilde kullanılan aşının üreticisi yıllar sonra şok edici bir itirafta bulundu. AstraZeneca, aşının nadir bir yan etkisi olabileceğini dile getirdi.

AstraZeneca ilaç firması, ‘Covishield’ adlı COVID aşısının nadir görülen yan etkiler arasında kan pıhtılaşması ve düşük trombosit sayısına yol açabileceğini ilk kez kabul etti.

Covishield adlı aşı, AstraZeneca ve Oxford Üniversitesi’nin İngiltere’deki iş birliği sonucunda geliştirildi ve Hindistan Serum Enstitüsü tarafından üretildi. Aşı, dünya genelinde 150’den fazla ülke arasında İngiltere ve Hindistan da dahil olmak üzere geniş bir şekilde kullanıldı.

Pandemi sürecinde yapılan bazı çalışmalar, aşının COVID-19’a karşı %60 ila %80 arasında etkili olduğunu gösterirken, bazı kişilerde ölümcül olabilen kan pıhtılaşması sorununa neden olabileceğini gösteren raporlar da ortaya çıktı.

Bir mahkemede İngiltere’de açılan davada, aşının ölümlere ve ciddi zararlara neden olduğu iddia ediliyor. Yaklaşık 50 mağdur, 100 milyon sterline kadar tazminat talep ediyor. Şikayet edenlerden biri, aşının kalıcı beyin hasarına yol açtığını iddia ediyor.

Yıllar sonra yapılan açıklamada, AstraZeneca bu iddiaları reddederken, mahkemeye sunduğu belgede, aşının çok ender durumlarda Trombositopeni Sendromu ve Tromboza yol açabileceğini kabul etti.
Kaynak : replikler.org

POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
SON DAKİKA