1965 Yılının zemheri ayında, duydum ki komşunun evde unu bitmiş, çocukları aç. Çağırdım hanımı durumu anlattım: ” Allaha şükür unumuz fazlasıyla var, komşunun hiç unu kalmamış, beş çocuğu ile perişanmış. Bir çuval un verelim!” dedim. Eşim her zaman olduğu gibi yine cimriliği tuttu: ” Benim de beş çocuğum var, ne malum ki, gelecek yıl buğday alabileceğim. Kusura bakma vermiyorum!” diye kestirip attı. Ne yapayım, ne edeyim diye karar kara düşünmeye başladım. Param olsa para vereceğim:”Git un al!” diyeceğim, ama yok! Ertesi gün komşuyu aldım kahveye gittim.
1965 Yılının zemheri ayında, duydum ki komşunun evde unu bitmiş, çocukları aç. Çağırdım hanımı durumu anlattım: ” Allaha şükür unumuz fazlasıyla var, komşunun hiç unu kalmamış, beş çocuğu ile perişanmış. Bir çuval un verelim!” dedim. Eşim her zaman olduğu gibi yine cimriliği tuttu: ” Benim de beş çocuğum var, ne malum ki, gelecek yıl buğday alabileceğim. Kusura bakma vermiyorum!” diye kestirip attı. Ne yapayım, ne edeyim diye karar kara düşünmeye başladım. Param olsa para vereceğim:”Git un al!” diyeceğim, ama yok! Ertesi gün komşuyu aldım kahveye gittim.